21 Kasım 2020 Cumartesi

Plazma Yerini Tutan İlaçlar

Ağır kanama olarak nitelendirilen toplam kan hacminin %20’sinin ya da daha fazlasının azalması durumunda ve ağır kanamadan kaynaklanan şokta, kaybedilen kanın süratle iade edilmesi gerekir. Koloidal solüsyonlar, ya da plazma genişleticileri olarak da adlandırılan bu tür solüsyonlar, tam kan vermenin bazı güçlük ve sakıncaları vardır. Kan bulma güçlüğü, saklama zorluğu, krosmeç (crossmatching) yapılması sorunu, kan yoluyla buluşan hastalıkların (AİDS, hepatit gibi) bulaşma riski gibi.

 

Kanamadan kaynaklanan hipovolemik şokta NaCI, dengeli elektrolit solüsyonları kullanılır ise de bu durum bazı özel durumlarda kısıtlanır. Rutin olarak kullanılmazlar. Çünkü bu tür solüsyonlar dolaşımda uzun süre kalamazlar, kısa süre sonra damar dışına kaçtıkları için sağladıkları kan hacmini artırma desteği kısa süreli olur. Bu sebeple ağır kanamalarda tercih edilmezler.

İlaç Bilgisi: Varvarin Nedir?

VARVARİN  HANGİ DURUMLARDA KULLANIR ?  YAN ETKİLERİ NELERDİR ?

 En çok kullanılan oral antikuagülan ilaçlardandır. Etkisi doza bağlı olarak meydana gelir. Oral yoldan emilimi yüksek düzeydedir. Tedavi etkinliği protrombin zamanına bakılarak düzenlenir. Etkileri geç başlar ve yüksek oranın da plazma proteinlerine bağlanır.

 

İlaç kesildikten ancak 24 saat sonra protrombin zamanı normal seviyesine iner. En önemli yan etkisi kanama ve kanamayla ilgili bozukluklardır. Purpura, ekimoz, ürtiker, hematüri, alopesi, bulantı, ishal, kusma, varfarinin başlıca yan etkileridir. Ülserli yaralarda kanama riski çok daha fazladır.

 

Teratojenik etkisi olduğundan gebeliğin ilk 3 aylık döneminde asla kullanılmamalıdır. Kanama ya da kanamaya eğilimli vakalarda, karaciğer ve böbrek yetmezliğinde kontrendikedir. Aaspirin ve fenilbutazon varfarinin etkinliğini artırır, birlikte kullanılmamalı ya da zorunluluk varsa doz ayarlaması iyi yapılmalıdır. Kanama olursa K vitamini uygulanır. Oral kontra septifler ve barbirautlar varfarinin etkinliğini azaltır.

Sağlık Hukuku Haberlerini Takip Etmeyi Unutmayın.

 Arkadaşlar merhabalar,

Gerek hasta hakları gerekse sağlık personeli olarak haklarımızı bilmemiz gerekmektedir. Çünkü ancak hakkını bilen insanlar hakkını arayabilmektedir.  Bu sebeple kendimizi hangi meslek türünde görürsek görelim her zaman yasal haklarımızı bilerek sahip çıkmamız elzemdir. 

Örneğin bir hastaya onu iyileştirecek tedaviyi uygulamak zorundasınız, ancak bu hasta  tedaviyi kabul etmiyor.  İlaç yapılmadığı taktir de ölüm riskide bulunan hastaya ilişkin şu kritik durumda hukuki olarak ne yapılmalıdır ? 

Doktorun yanlış uygulamış olduğu tedavi sonucunda sağlığınızı kaybettiniz, hatta manevi olarak çökme noktasına ulaştınız. Peki bu durumda açacağınız maddi ve manevi tazminat davası ile ceza davasına ilişkin hangi yolları izleyeceksiniz ? 

Güncel Sağlık Hukukuna ilişkin haberleri takip ediyor musunuz ?

İşte bütün bu soruların cevabını bulabileceğiniz bir site tavsiye edeceğim sizlere. Hukuk Haberlerinin ve doktor-hasta ilişkilerinin hukuki uyuşmazlık ve çözümleri hususunda bilgi, makale ve haberlerin yayınlandığı bu site ADALET MEDYA.net'tir. 


Örnek Konular:

 Sağlık Hukuku

İnsan hakları; tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olması ve korunması için var olan haklardır. Bu haklar vazgeçilemez, devredilemez ve evrensel niteliktedir.

Tarihsel süreç içinde bireysel, siyasal, sosyo-ekonomik ve dayanışma hakları olarak detaylandırılan insan haklarından dayanışma haklarında yer alan hasta hakları günümüzde sağlık hukukunun temelinde yer alan önemli bir kavramdır.

Sosyal devletin, eşitlik ve adalet ilkesi doğrultusunda tüm vatandaşlarının sağlıkla temel gereksinimlerini karşılayacak hizmeti sağlamak gibi toplumsal bir sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluğu da bireyler için sosyal bir güvence sağlayarak yerine getirirler ve hastanın tedavi sürecinde bu sorumlulukları yerine getirirken eşitlik ve adalet ilkesinin uygulanmasından yönetimin sorumluluğu büyüktür.

 

Hasta hakları; önce uluslararası sözleşme ve bildirgelere sonra sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin hak talebini karşılayacak yasal düzenlemeler ile uygulamaya girmiştir. Hasta haklarının dayandığı uluslararası anlaşmalar, anayasa, kanunun, yönetmelik ve ilgili mevzuat dikkate alındığında sağlık hukukunun, ceza, borçlar ve idare hukuku gibi birçok hukuk dalı ile bağlantılı bir hukuk dalı olduğunu söyleyebiliriz.

Dünya Tabipler Birliği, hasta haklarının varlığını kabul ederek 1981 yılında “Lizbon Hasta Hakları Bildirgesi”ni yayınlamıştır. Bu bildirge birçok ülkenin yanı sıra ülkemizce de dikkate alınarak hasta hakları ile ilgili hukuki düzenlemeler yapılmıştır.

Devamı için;  https://www.adaletmedya.net/saglik-hukuku/



Yeni Düzenleme İle Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve Sağlıkta Şiddet

Şiddet toplumumuzun ve dünyanın en vahim sorunlarından biridir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tanımına göre ŞİDDET; “Fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması” durumu olarak belirtilmiştir.

Türkiye de çalışma hayatındaki şiddetin %25’i sağlık alanındadır.

Verileri göre Şiddete Maruziyet Sıklığı

  • Araştırma Görevlisi > Uzman > Öğretim Görevlisi
  • 49 yaş altı > 50 yaş üstü
  • Aynı yerde 60 ay ve altı çalışmak > 15 yıldan fazla çalışmak

Şeklinde belirtilmiştir.

Sağlık Hukuku ortamındaki şiddetin sıklığına verilerle baktığımızda;

  • Sağlık çalışanlarının %45’i
  • Hekimlerin %64’ü
  • Çalışma hayatı boyunca şiddete tanıklık %96
  • Sözlü saldırı %100
  • Fiziksel saldırı %87
  • En fazla pratisyen-kadın %81 şiddete maruz kalmıştır.

Mutsuz ve endişeli sağlık çalışanlarının, kaliteli bir sağlık hizmeti sunmasının mümkün değildir. Şiddetin önlenebilmesi için hastanelerde güvenlik önlemlerinin arttırılması gereklidir.

Hekim kendisine uygulanan şiddet, hakaret ve tehditlere karşı hukuki hak arama yoluna gidebilir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki hekime yönelik şiddet, şikâyete tabi olmayan suçlardandır. Cumhuriyet Savcılığı suçu öğrenmesi ile beraber re’ sen kovuşturma yapar, yeterli delil elde etmesi durumunda da dava açması gerekir.

Özel sektörde çalışan sağlık çalışanları da Türk Ceza Kanunu’ nun uygulandığı suçlar bakımından kamu görevlisi sayılır. Yasal dayanağı 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’ nun ek 12. Maddesidir.

 

Ek Madde 12 – (Ek: 2/1/2014-6514/47 md.)

Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlardandır.

(Ek fıkra:15/4/2020-7243/28 md.) Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan

kasten yaralama (madde 86),

tehdit (madde 106),

hakaret (madde 125)

ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında;

  1. a) İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır.
  2. b) Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.

    Kaynak; https://www.adaletmedya.net/yeni-duzenleme-ile-saglik-hizmetleri-temel-kanunu-ve-saglikta-siddet/

İlaç Bilimi: Amfenikoller

Bakterilerin protein sentezini bozarak bakteriostatik etki gösteren geniş spekturumlu bir antibiyotiktir. Spekturumu geniş olmasına rağmen, ciddi yan etkilerinin olması, irreversibl olarak anemiye sebep olması ve bazı bakteriler de tezistans oluşmasından dolayı günümüz de önemi azalmış antibiyotik grubudur. Kloramfenikole oranla aplastik anemi riski daha az olan tiamfenikol ile kloramfenikol bu grupta bulunan iki ilaçtır.

 

H.influenza ya bağlı menenjit, tifo, beyin apsesi, riketsia ve bazı anaerob enfeksiyonlarla, diğer ilaçların etkili olamadığı vakalar da kullanırlar. Yetişkinler de oral İ.M, İ.M yolla günde 3-4 defa 250 – 500 mg dozunda kullanılır.

 

Bulantı, kusma, ishal, stomatit, baş ağrısı, ruhsal depresyon, delirium hali, bazen konfüzyon, aplastik anemi, kemik iliği depresyonu, aallerjik reaksiyonlar ve gri sendrom kloramfenikolün sebep olduğu başlıca yan etkilerdir.

Fosfodiesteraz İnhibitörleri: TEOFİLİN

Kahvede bulunan kafein gibi ksantin türevi olan teofilin uzun yıllardan bu yana kullanılmakta olan eski ama önemini kaybetmeyen bir ilaçtır. Teofilin, bronş düz kaslarını gevşetir, zayıflamış diyafrağma kasının kasılma gücünü arttırır, bronş darlığı ve enflamasyon yapıcı endojen maddelerin salıverilmesini inhibe eder. Santral sinir sistemini ve solunum merkezini uyarır, zayıf diüretik etki gösterir, kalbin kasılma gücünü ve atım sayısını arttırır. Teofilinin özellikle akciğerlerdeki mast hücrelerinden antijen antikor birleşmesi sonrasında ortaya çıkan histamin gibi bronkokonstriktör etkili endojen otokoidlerin salıverilmesini inhibe edici etkisi ve bronkodilatör etkisi sebebiyle astma tedavisinde sık kullanılan bir ilaçtır.

 

Teofiline karşı tolerans gelişmez. Teofilin, mukoza üzerinde tahriş edici etkisi olduğu için İnhalasyon yoluyla kullanılmaz. Astmada profilaktik olarak ya da akut kriz esnasında kullanılır.

Farmakoloji: Sülfonomidler İlaç Grupları

 

Kullanıma ilk giren antibiyotiklerden olan sülfonomidler, geniş spekturumlu dolayısıyla uzun yıllar kullanmışlardır. Etkili başka antibakteriyel ilaçarın kullanıma girmesi ve bakterilerde gelişen rezistans nedeniyle eski önemini kaybeden sülfonomidler, duyarlı bakterilerin folik asit sentezi için ihtiyaç duydukları PABA (para amino benzoik asit) yapımı engelleyerek bakteriostatik etki gösterir. BOS hariç diğer vücut bölümlerine iyi nüfuz eden sülfonomidler, böbreklerle itrah edilir. Streptekoksik pnömoni, B. Antracis, E.koli, aktinomçiesler, V.kolera, C.difteri, toksaplazma, klamidya trakomatis, H.influenza ve bazı enterobakterlerin sebep olduğu enfeksiyonlarda kullanılırlar.

 

Kısa, orta ve uzun etkili olarak da sınıflandırılan sülfonomidlerden, kısa ve orta etkili sülfonomidler daha çok tercih edilir. Kısa ve orta etkili sülfonomidler, duyarlı mikroorganizmaların sebep olduğu üriner kanal ve sindirim kanalı enfeksiyonlarında kullanılır. Bu grupta en çok kullanılan ilaç; Ko-trimaksazol adıyla bilinen ilaçtır.

Proteinlerin Görevleri Nelerdir

 Proteinlerin Görevleri

  • Proteinlerin ilk görevi büyüme, vücudun gelişmesi ve vücut doku ve hücrelerinin onarımını sağlamaktır. Daha sonra ise kasları ve kemikleri meydana gelmesinde büyük rol oynar.
  • Proteinler hücrelerin yapı taşıdır.
  • Bireylerin hastalık ve enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemi ve vücut direncinin güçlenmesini sağlar.
  • Vücudumuz da ki enzim ve hormonların yapısına katılarak metabolizmasının çalışmasında katkıda bulunmaktadır.
  • Hücre içi (intrasellüler sıvı) ve hücre dışı (ekstasellüler sıvı) sıvıların dengede tutulmasını sağlar.
  • Yağlar ve karbonhidratlardan sonra vücudun ihtiyacı olan enerji ihtiyacı için kullanılır.


Protein Kaynakları Nelerdir ? Proteinler Hangi Besinlerde Bulunur ? 

Bitkisel ve hayvansal besinler, içerisinde bulunan protein bakımından farklılık gösterebilmektedir. Alınan bu besinlerden vücudun yararlandığı protein miktarı da değişiklik gösterebilir. Et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurtada protein oranı %80 – 85’i, tahıllar ve kuru baklagillerdeki protein oranı ise %50 – 70’tir. Ayrıca anne sütü ve yumurtadaki proteinin %100’ünden faydalanılabilmektedir.

 

Yumurta, et ve süt ürünlerinden alınan hayvansal proteinler, insan vücudunun büyüme ve gelişmesinde, hücrelerin de onarımı için gerekli olan tüm amino asitleri içermektedir. Bu sebeple hayvansal proteinlerde yüksek kalitede proteinler bulunmaktadır. Bitkisel besinlerde ise, hayvansal besinlere oranla daha az miktarda amino asit bulunmaktadır.